Yabancıların Miras Hakkı
Devleti oluşturan üç unsur; insan, toprak ve egemenlik unsurları olarak sayılır. Devletin tanımı da bu doğrultuda bir kara parçasının üzerinde yaşayan insan topluluğunun egemen bir güç ile var olmasıdır. Egemenlik gücü kapsamında bir ülkenin vatandaşları, ülkeye vatandaşlık bağı ile bağlı olmayan yabancılardan ayrı tutulmuşlardır. Yabancıların, ülkenin vatandaşlarına göre bazı haklarının daha kısıtlı olması veya vatandaşlara tanınan bir takım hak ve yükümlülüklerden muaf tutulmaları da doğrudan bu temel unsurların gereğidir.
Hukuki bir ihtilafın varlığı halinde taraflardan birinin yabancı olması, olayın taraflarının ikisinin de olayın gerçekleştiği ülke vatandaşı olmaması gibi durumlarda hangi hukuk kurallarının uygulanacağı başlı başına bir tartışma konusudur. Miras hakkı, Türk Hukuk Sistemi içerisinde Türk vatandaşlarına özgü olarak genel düzenlemelere tabi tutulmuştur.
Mirasa ilişkin sonuç doğuran vasiyetnamelerin, ölene kadar bakma sözleşmelerinin veya miras sözleşmelerinin ve tüm bunlarla birlikte miras bırakanın ölümü ile birlikte mirasçılarca alınacak veraset ilamının geçerliliği hususlarında ilgilinin Türk vatandaşı olup olmaması bir kıstas olarak alınmıştır.
Yabancı kişilerin Türkiye’de mülk edinmelerinin dahi belirli bir usule ve sınıra bağlı olduğu düşünülecek olduğunda bu farklı uygulamanın nedenleri daha iyi anlaşılacaktır. Tüm bu sebeplerle yabancı tarafların da yer aldığı miras uyuşmazlıklarında uygulanacak hukuk ve kurallar dikkatle incelenmelidir.
İçindekiler
Yabancıların Miras Hakkının Sınırları Nelerdir?
Yabancıların miras hakkı, Türkiye’de yabancılara uygulanan gayrimenkul edinme sınırlamaları ve özel düzenlemeler nedeniyle Türk vatandaşlarından farklıdır. Yabancılara ilişkin uygulanan genel kurallar ve kısıtlamalar, miras yolu ile edinilecek mallar için de geçerlidir. 2644 Sayılı Tapu Kanunu’nun 35. maddesinde yer alan ‘’Kanuni sınırlamalara uyulmak kaydıyla, uluslararası ikili ilişkiler yönünden ve ülke menfaatlerinin gerektirdiği hallerde Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen ülkelerin vatandaşı olan yabancı uyruklu gerçek kişiler Türkiye’de taşınmaz ve sınırlı ayni hak edinebilirler. Yabancı uyruklu gerçek kişilerin edindikleri taşınmazlar ile bağımsız ve sürekli nitelikteki sınırlı ayni hakların toplam alanı, özel mülkiyete konu ilçe yüz ölçümünün yüzde onunu ve kişi başına ülke genelinde otuz hektarı geçemez. Cumhurbaşkanı kişi başına ülke genelinde edinilebilecek miktarı iki katına kadar artırmaya yetkilidir…’’ hükmü bu konudaki temel düzenlemeyi içerir.
Yukarıda yer verilen maddenin ilk fıkra hükmü uyarınca Türkiye’de taşınmaz mülkiyeti veya sınırlı ayni hak edinmek isteyen yabancıların bir takım koşulları karşılaması gerekir. Bu koşulların ilki, yabancı kişinin vatandaşı olduğu ülkenin Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen ülkelerden biri olması gerekir.
Diğer koşul ise yabancıların ayni hak edinimine ilişkin özel kanunlarla düzenlenen sınırlara uyulmasıdır. Yürürlükte olan Türk Hukuku’na göre bir yabancının, Türkiye’de yer alan herhangi bir ilçenin yüz ölçümünün yüzde onunu aşan bir oranda ayni hak sahibi olması mümkün değildir. Bu koşullara uyulması yabancıların miras yoluyla mülkiyet ediniminde de zorunlu tutulmuştur.
Terekenin paylaşımı esnasında kendisine yasal sınırların üzerinde bir pay kalan yabancı kişi veya milliyeti sebebiyle Türkiye’de mülk edinmesi mümkün olmayan yabancıların bu paylarının ne olacağı ise sıkça tartışma konusu olmaktadır.
Edinmesi yasal olarak mümkün olmayan bir miras kendisine kalan yabancı, mirasa ilişkin varlıkların mülkiyetini değil bedelini devralacaktır. Türkiye’deki hukuk kurallarına uygun olarak devralabileceği bir mirasla karşı karşıya kalan yabancılar ise mirasçılık belgesi istemi yoluyla işlemlere başlayabilecektir.
Yabancı Ülkeden Alınan Mirasçılık Belgesi Türkiye’de Geçerli midir?
Yabancı ülkelerde verilen mahkeme kararları, doğrudan Türkiye’de geçerli olmayacaktır. Her ülkenin hukuk sistemi birbirinden farklı olduğundan kararların geçerli olabilmesi için bazı işlemlerin tamamlanması gerekir. Özellikle boşanma ve miras gibi konularda gündeme gelen bu hususta yabancı ülkede verilmiş olan mahkeme kararlarının Türkiye’de de geçerli olabilmesi için tanıma ve tenfiz davası yolu ile kararın yasal mercilere sunulması gerekir.
Tanıma, yabancı ülke mahkemesinin vermiş olduğu kararın tanınmasını; tenfiz ise bu kararın Türkiye’de de icra edilebilir olduğuna karar verilmesi olarak ifade edilebilir. Fakat mirasçılık belgesi talebi, bir mahkeme ilamı değildir, yalnızca ilgili kişinin vefat edenin mirasçısı olduğunu ispatlamaya yarayan bir belge niteliğindedir. Bu konuda sıkça kafa karışıklığı meydana gelmesine rağmen mirasçılık belgesinin tanıma ve tenfizi zorunlu değildir.
5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 20. maddesi ‘’Miras ölenin millî hukukuna tâbidir. Türkiye’de bulunan taşınmazlar hakkında Türk hukuku uygulanır. Mirasın açılması sebeplerine, iktisabına ve taksimine ilişkin hükümler terekenin bulunduğu ülke hukukuna tâbidir. Türkiye’de bulunan mirasçısız tereke Devlete kalır…’’ hükmünü içerir.
Bu noktada yazıya konu mirasa ilişkin uyuşmazlıklarda Türkiye’de yer alan terekenin durumu tartışıldığından mirasçılık belgesinin vefat edenin yerleşim yerindeki Sulh Hukuk Mahkemeleri’nden veya Türkiye’de yer alan herhangi bir noterlikten alınabileceğini söylemek mümkündür.
Miras bırakanın yabancı olduğu hallerde, vatandaşı olduğu yabancı ülkeden alınan mirasçılık belgeleri noter onaylı tercüme ve apostil gibi koşulları taşıması halinde Türkiye’de hüküm ifade edecektir. Ancak yabancı veraset ilamları, Türkiye’deki eşlenik belgelerden farklı olarak aksi ispatlanabilir belgeler olarak görülür.
Yabancı Kişiler Türkiye’de Mirasçı Olabilirler mi?
Türkiye’de herhangi bir mirasçısı bulunmayan tereke, doğrudan devlet hazinesine geçer. Mirasçılık sıfatı ise yalnızca Türk vatandaşlarına özgü değildir. Yabancı ülke vatandaşları da hukuk kuralları gereği miras hakları bulunduğunu öne sürerek Türkiye’de bulunan terekelerin mirasçısı olabilirler. Fakat bu noktada yasalar vasıtasi ile yabancılar hakkında getirilen mülkiyete ilişkin kısıtlamalara dikkat etmek gerekir.
Türkiye sınırları içerisinde herhangi bir yabancı ülke vatandaşının bir ilçenin toplam yüz ölçümünün yüzde 10’undan daha fazla bir ayni hakka sahip olması yasaktır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının hem nicelik hem de nitelik itibariyle azınlık ve mülksüz bir topluluk haline gelmesini engellemeye yönelik olan bu düzenlemeyi aşan mirasa konu taşınmazlar, yabancının malvarlığına geçmez.
Bu yabancılar ve milliyeti gereği Cumhurbaşkanınca verilen karar neticesinde Türkiye’de mülk edinmesi mümkün olmayanların mirasa konu hakları bedeli satış yoluyla elde edilerek kendilerine aktarılır. Bu sınırlamalar yabancıların ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkartılanların mirasçılık sıfatı taşımasına engel teşkil etmemektedir.
Mirasa konu malın türü de uygulanacak hukuk kuralları bakımından önem arz eder. Terekeye dahil olan taşınır mallar, miras bırakanın milli hukukuna göre dağıtılır. Türkiye’de bulunan taşınmazlar hakkında ise miras bırakanın milliyeti göz önüne alınmaksızın Türk Hukuku uygulanır.
Mirasçının hangi milliyete tabi olduğu, terekenin dağıtılması adına uygulanacak hukukun belirlenmesi yönünden bir kıstas olarak kabul edilmez. Örneğin, bir Almanya vatandaşının Türkiye’de kayıtlı arabasının mirasa ilişkin durumu hakkında Alman Hukuku uygulanacak iken aynı kişinin Türkiye’de bulunan taşınmazına ilişkin olarak Türk Hukuku uygulanır.
Yabancılık Unsuru Taşıyan Miras Davalarında Yetkili Mahkeme Hangisidir?
Mirasçılık belgesi yetkili mahkeme hususunda MÖHUK’da yer alan 43. madde hükmü getirilmiştir. İlgili madde uyarınca mirasa ilişkin davalarda yetkili mahkeme ölenin Türkiye’deki son yeri mahkemesi, eğer ölenin herhangi bir yerleşimi bulunmamış ise tereke mallarının bulunduğu yer mahkemeleridir.
Terekeye birden çok yerde bulunan mal dahil ise bu yerleşim yerlerinin herhangi birinde davanın ikame edilmesi mümkündür. Yabancıların dahil olduğu uyuşmazlıklarda uygulanacak hukuk ve yabancıların Türkiye’deki mirasçılığı konuları hukukçular arasında dahi kafa karışıklığı yaratabilmektedir. Bu nedenle Sinan Eroğlu Hukuk ve Danışmanlık Ofisi’nin deneyimli kadrosundan destek alabilir, mirasa ilişkin hukuki işlemlerinizi alanında uzman avukatların eşliğinde sürdürebilirsiniz.