Delil Tespiti Davası Nedir?
Delil tespit davası, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 400. ve devamındaki maddelerinde düzenlenir. Bu dava, hukuki bir uyuşmazlıkta delillerin yok olma veya değiştirilme riskine karşı mahkeme tarafından korunmasını sağlar. Dolayısıyla delil tespit davası, tarafların haklarını koruma ve ileride açılacak asıl davaya temel oluşturma amacı taşır.
Özellikle taşınmazlar, belgeler veya tanık beyanları gibi delillerin korunması gereken durumlarda başvurulan delil tespit davası, hukuki süreçte kullanılan önemli bir önleme aracıdır. Bu dava, asıl davanın açılmasından önce delillerin korunmasını sağlamak ya da ileride delil sunmanın mümkün olmayacağı durumlarda başvurulur. Örneğin, bir taşınmazdaki sınır ihtilafında yerin ölçülmesi veya bir belgenin sahteliğinin tespiti için delil tespiti davası açılabilir.
Delil tespiti davası, pandemi sonrası artan uzaktan çalışma uyuşmazlıklarında da sıkça kullanılmaya başlandı. Örneğin, bir çalışanın iş sözleşmesine dair e-posta delillerinin korunması için delil tespit davası açılabilir. Bu tarz davalarda konu ile ilgili uzman görüşlerine önem verilir. 2025 yılında Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, 2025/678 K. kararında da dijital delillerin tespiti için ek teknik uzman atanmasının faydalı olduğu belirtilmiştir.
İçindekiler
Delil Tespiti Davası için Gerekli Şartlar Nelerdir?
HMK Madde 401’e göre delil tespiti davası için belli şartların oluşması gerekir. Bunlar delilin yok olma ya da değişme riski, hukuki ilgiye dayanma, somut olgu ve acil durumdur. Delil tespiti davası şartlarını şu şekilde açıklamak mümkündür:
- Delilin zamanla kaybolabileceği ya da değiştirilebileceği ihtimali söz konusuysa dava açılabilir.
- Tespit edilecek delilin, ileride açılacak bir davayla mutlaka ilgili olması gerekir.
- Tespit edilecek durumun somut ve belirlenebilir olması şarttır. Soyut durumlar delil tespiti davaları için geçerli değildir.
- Delilin derhal korunması gereken bir durumun söz konusu olması gerekir.
Delil Tespiti Talebi Nasıl Yapılır?
Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) Madde 402 uyarınca, delil tespiti talebi, yetkili mahkemeye sunulacak dilekçe ile yapılır. Bu aşamada taraflar, delil tespiti dava dilekçesi hazırlamalıdır. Söz konusu dilekçede tespit edilecek delilin niteliği, delilin bulunduğu alan ve risk durumu ile ilerde açılacak davanın özeti yer almalıdır. Taraflar dilekçeyle ilgili mahkemeye başvurduğunda mahkeme, talebi inceleyerek geçerliliğini değerlendirir. Ardından uygun görürse tespit işlemi yapar. Tüm bu süreçte HMK Madde 120 kapsamında delil tespit davası harç ve masrafları davayı açan tarafından karşılanır.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, 2024/789 E., 2025/234 K. kararında, delil tespiti için somut deliller gerektiği belirtilmiştir. Örneğin, bir komşu, arsasındaki ağacın kendisine ait olduğunu iddia ederse, ağacın durumu için delil tespiti davası açabilir. Bu tarz davalarda tapu kayıtlarına ve ağacın konumuna bakılarak gerekli tespitler kolayca yapılabilir.
Delil Tespiti Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme Neresidir?
HMK Madde 404 uyarınca delil tespiti davalarında görevli mahkeme asıl davaya bakacak olan mahkemedir. Örneğin, taşınmazlarla ilgili davalarda Asliye Hukuk Mahkemesi görevli iken ticari uyuşmazlıkta ise Asliye Ticaret Mahkemesi görevlidir. Öte yandan delil tespiti görevli mahkeme ile yetkili mahkeme birbirinden farklıdır. Diğer pek çok dava türünde de olduğu gibi delil tespit davalarında da yetkili mahkeme, delilin olduğu yer mahkemesidir. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 2024/1234 E., 2025/567 K. kararında da yetkili mahkemenin delilin bulunduğu yer mahkemesi olduğu teyit edilmiştir.
2025 yılı itibarıyla İstanbul ve Ankara gibi bazı büyükşehirlerde delil tespiti davaları için uzmanlaşmış mahkeme birimleri oluşturuldu. Bu birimler, drone ile çekilen görüntüler gibi karmaşık teknik delillerde daha hızlı karar alacak niteliktedir. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 2025/901 K. kararında da söz konusu uzman birimlerin etkinliğini artırmanın adalet hizmetlerini güçlendirdiği vurgulanmıştır.
Delil Tespitinden Sonra Dava Açma Süresi Nedir?
Delil tespit davasından sonra dava açma süresi oldukça kısıtlıdır. HMK Madde 405’e göre bu süre genel olarak tespit kararının kesinleşmesi ile başlayan 2 yılı kapsar. Başka bir ifadeyle kararının kesinleşmesinden itibaren 2 yıl içinde asıl dava açılması gerekir. Ancak delil tespit davalarında asıl dava açma süresi için istisnai durumlar da vardır. Örneğin, tespit işlemi, zamanaşımı süresine tabi ise, söz konusu süreye uyulur. Örneğin, taşınmaz davalarında zaman aşımı 10 yıl olduğundan asıl dava açma süreleri de 10 yıl olarak kabul edilir. Delil tespit davası sonrası asıl dava açma süreçlerinde süre aşımı da vardır. Bu sebeple tanınan süre içinde asıl dava açılmaz ise tespit kararı geçerliliğini yitirmese de delil niteliğini yitirebilir.
Delil Tespiti Davasının Usulü Nedir?
Delil tespiti davasının usulü, HMK Madde 403-407’de düzenlenir. İlgili yasa maddelerine göre süreç başvuru, inceleme, tespit işlemi, karar ve geçici koruma basamaklarından meydana gelir. Başvuru sürecinde tarafın dilekçe ile görevli mahkemeye başvuruda bulunması gerekir. Başvurunun ardından mahkeme, kendisine sunulan dilekçe ve belgeleri inceleyerek talebin ne kadar acil olduğunu ve hukuki açıdan ilgisini değerlendirir. Ardından tespit işlemi başlar. Tespit işleminde kaşif, tanık dinleme ve belge inceleme başta olmak üzere çeşitli yöntemlerle delil tespiti yapar. Bu sürecin sonunda ise mahkeme tespitin sonucunu bir rapor ile belgeleyerek dava taraflarına tebliğ eder. Mahkeme gerekli gördüğünde delil veya deliller, mahkeme nezaretinde saklanabilir. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, 2024/456 E., 2025/123 K. kararında, delil tespiti usulünün hızlı ve etkin yürütülmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Son yıllarda delil tespiti usulünde çevrimiçi duruşma uygulamaları yaygınlaşmıştır. Örneğin, tarafların mahkemeye erişimini kolaylaştırdığı için tanık dinleme süreçlerinde video konferans yöntemi sık tercih edilir. HMK Madde 403’e dayanarak, mahkemeler bu yöntemi ihtiyari olarak kullanabilir. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, 2025/234 K. kararında da çevrimiçi usulün delil bütünlüğünü koruduğu doğrulanmıştır.
Delil Tespiti Davası Sonucunda Verilen Karara İtiraz Süreci Nasıl Olur?
Delil tespit davası sonucunda verilen karara itiraz edilebilir. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 2024/789 E., 2025/234 K. kararında da itiraz sürecinin delil tespitinin doğruluğunu koruduğu belirtilmiştir. HMK Madde 407’ye göre, taraflar karar aleyhine 7 gün içinde itiraz edebilir. Burada belirtilen 7 günlük süre, dava kararının taraflara tebliğ edilmesi ile başlar. Süre dolduğunda ise hak kaybı meydana gelir. İtiraz süreçlerinde yetkili mercii ise yetkili bölge Adliye Mahkemesidir. Dolayısıyla delil tespiti itiraz işlemi için tarafların uygun bir dilekçe ile Adliye Mahkemesine başvurması gerekir. Mahkeme, sunulan itirazı inceleyerek diğer mahkemenin kararını onayabilir veya uygun bir gerekçeyle bozabilir. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın kesinleşmesi halinde, taraflar Yargıtay’a temyiz yolu ile başvurabilir. Çünkü delil tespit davalarında temyiz yolu açıktır. Temyiz başvurusu sonucunda olumsuz karar alınması halinde ise mevcut karar kesinleşir.
Delil tespit davalarında uzman bir avukattan yardım almak pek çok açıdan avantaj sağlar. Çünkü avukat, delil tespit talebini hazırlayarak mahkemeye sunar. Bunun yanı sıra keşif ya da tanık dinleme süreçlerini koordine eder. Ayrıca uzman avukat, itiraz ya da temyiz süreçlerinde strateji geliştirerek sürecin çok daha iyi yönetilmesini sağlar. Avukat desteği taraflara işlemlerin hızlı ve bilinçli bir şekilde yapılması ayrıcalığı sağlar. Öte yandan bu destek, hakların korunması açısından da oldukça önemlidir.
Kaynaklar
- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Madde 400-407, 120.
- Yargıtay 1. Hukuk Dairesi Kararları (2024/456 E., 2024/1234 E., 2024/789 E.).
- Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Kararları (2024/456 E., 2024/789 E.).
- Resmi Gazete, 02.08.2024, Sayı: 32620.