Evlilik Sözleşmesi Nedir?
Genel olarak evlilik sözleşmesi, evlilik birliği içerisinde bulunmak niyetiyle bir araya gelen veya bir evlilik birliği içerisinde bulunan eşlerin, evliliğin devamı süresince ve evliliğin bitmesi halinde evliliğe ilişkin bazı şartlarda anlaşmalarıdır. Ancak Türk Hukuku’nda “evlilik sözleşmesi” adında bir sözleşme yer almamaktadır. Evlilik sözleşmesi tabiri, halk arasında kullanılmakta olup Türk Hukuku’nda bu konuda yalnızca “mal rejimi sözleşmesi” şeklinde yapılabilmektedir.
Bunun dışında evliliğe ilişkin herhangi bir koşul, sözleşmeyle evlilikten önce veya sonradan belirlenememektedir. Örneğin; boşanma halinde doğacak çocukların velayetinin kimde olacağı, evlilik süresince eşlerin birbirlerine karşı nasıl davranılmasını istediği gibi başlıklar evlilik sözleşmesine konu olamaz. Bu yazıda evlilik sözleşmesine dair temel başlıklar anlatılacaktır.
İçindekiler
Evlilik Sözleşmesi Nasıl Yapılır?
Tüm diğer sözleşmeler gibi evlilik sözleşmesinin kurulması için de bazı genel şartlar mevcuttur. Öncelikle bu genel şartlardan bahsetmek yerinde olacaktır. Türk Borçlar Kanunu’nun 1. maddesinin 1. fıkrasında “Sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamaları ile kurulur.” hükmü mevcuttur. Bu hüküm uyarınca evlilik sözleşmesinin yapılması için aranan ilk şart, tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarının açıklanmasıdır.
Bunun yanında Türk Borçlar Kanunu’nun öngörmüş olduğu, tüm sözleşmelerde bulunması beklenen bazı geçerlilik şartları vardır. Evlilik sözleşmesinin de geçerli olarak doğabilmesi için bu şartları taşıması gerekmektedir. Buna göre, sözleşmenin tarafları ehil olmalıdır.
Yani sözleşmeyi yapacak olan taraflar sözleşmeyi yapma konusunda gerekli yeterliliklere sahip olmalıdır. Bu husus Türk Medeni Kanunu’nun 204. maddesinde “Mal rejimi sözleşmesi, ancak ayırt etme gücüne sahip olanlar tarafından yapılabilir. Küçükler ile kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızasını almak zorundadırlar.” şeklinde açıkça ifade edilmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 27. maddesinin 1. fıkrasında “Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.” Hükmü mevcuttur. Bu hükümden açıkça anlaşılacağı üzere sözleşmenin, maddede belirtilen aykırılıkları içermemesi ve konusunun imkansız olmaması gerekmektedir. Tarafların irade beyanları sağlıklı olmalıdır. Beyanlar herhangi bir yanılma (hata), aldatma (hile) veya korkutma içermemelidir.
Son olarak da sözleşmede muvazaa bulunmamalıdır. Muvazaa; bir hukuki ilişkinin taraflarının, üçüncü kişileri aldatmak amacıyla gerçek iradelerine uymayan ve kendi aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak hususunda yaptıkları gizli anlaşmadır. Evlilik sözleşmesi adına bu durumun oluşması zor görünse de geçerlilik şartı anlamında önemli bir husustur.
Türk Borçlar Kanunu’nun 12. maddesinin 2. fıkrasına göre “Kanunda sözleşmeler için öngörülen şekil, kural olarak geçerlilik şeklidir. Öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmeler hüküm doğurmaz.” denilmektedir. Evlilik sözleşmesi için ise Türk Medeni Kanunu’nun 205. maddesinin 1. fıkrasında “Mal rejimi sözleşmesi, noterde düzenleme veya onaylama şeklinde yapılır. Ancak, taraflar evlenme başvurusu sırasında hangi mal rejimini seçtiklerini yazılı olarak da bildirebilirler” şeklinde açıkça ifade edildiği üzere mal rejimine ilişkin yapılan bu sözleşmenin yazılı olarak yapılması gerekmektedir.
Yine maddenin lafzından hareketle evlilik sözleşmesinin iki türlü yapılabileceği ifade edilebilir; bunlardan ilki evlilik başvurusu esnasında, evlilik süresince işleyecek olan mal rejimini yazılı olarak seçmek suretiyle yapılmasıdır. İkincisi ise hazırlanmış olan evlilik sözleşmesinin noter huzurunda taraflarca imzalanmasıdır. İlgili maddenin lafzında da “…noterde düzenleme veya onaylama…” şeklinde belirtildiğinden taraflar bir avukat yardımı ile bu sözleşmeyi hazırlayabilecekleri gibi noterin hazırlamış olduğu sözleşmeyi onaylama yoluyla da evlilik sözleşmesini yapabilirler.
Evlilik Sözleşmesinin Özellikleri
Evlilik sözleşmesi nedir sorusunu takip eden bir diğer soru ise evlilik sözleşmesinin özelliklerinin neler olduğudur. Yukarıda bahsedildiği üzere Türk Medeni Kanunu’nun 205. maddesinin 1. fıkrasında evlilik sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması öngörülmüş olduğundan yazılı şekilde yapılması gerekmektedir. Evlilik sözleşmesinin en önemli özelliklerinden biri, sözleşmenin kurulmasının herhangi bir zaman kısıtlamasına tabi olmamasıdır.
Bu özellikten anlaşılacağı gibi evlilik sözleşmesi evlilikten önce veya sonra evlilik devam ettiği müddetçe herhangi bir zamanda yapılabilmektedir. Çiftlerin evlilik sözleşmesini değiştirmeleri ve tamamen kaldırmaları da mümkündür. Sözleşme, şarta bağlı yapılamayacağı gibi yapılması zorunlu da değildir. Sözleşme ölüm halinde de geçerliliğini korumaya devam edecektir. Bu durumda ölümün gerçekleşmesi halinde tasfiye, sözleşmede kararlaştırıldığı gibi yapılacaktır.
Evlilik Sözleşmesi Yasal Mı?
Evlilik sözleşmesi nedir başlığı altında incelenebilecek bir diğer konu da evlilik sözleşmesinin yasal olup olmadığıdır. Türk Hukuku’nda evlilik sözleşmesi adı altında yapılan sözleşmenin aslında mal rejimine ilişkin bir seçim yapmaktan ibaret olduğu yukarıda da bahsedilmişti. Bazı yabancı hukuk sistemlerinde düzenlendiği şekilde mal rejimi dışındaki bazı hususları da içerebilen bir evlilik sözleşmesi yapmak, bizim hukuk sistemimiz bakımından mümkün değildir.
Bizim hukuk sistemimiz bakımından mümkün olan mal rejimi sözleşmesinin biraz daha aydınlatılması yerinde olacaktır. Türk Medeni Kanunu’nun 202. maddesinin 1. fıkrasında “Eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanması asıldır” denilmektedir. Bu hükümden anlaşılacağı üzere eşler başka bir mal rejimi üzerinde anlaşmadıkları sürece yasal olarak “edinilmiş mallara katılma rejimi”ne tabi olurlar.
Bu rejime tabi olmak istemeyen eşler ise usülüne uygun olarak yapacakları bir mal rejimi sözleşmesi (evlilik sözleşmesi) ile kanunda belirtilen diğer mal rejimlerinden herhangi birine bağlı olmayı seçebileceklerdir. Bu husus ise Türk Medeni Kanunu’nun 202. maddesinin 2. fıkrasında “Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kanunda belirlenen diğer rejimlerden birini kabul edebilirler.” hükmüyle belirtilmiştir.
Yukarıda diğer mal rejimleri olarak bahsedilmiş olan mal rejimleri; mal ortaklığı, mal ayrılığı ve paylaşımlı mal ayrılığıdır. Bu rejimlerden birinin seçilmesi suretiyle oluşturulan evlilik sözleşmesi, daha doğru tabiriyle mal rejimi sözleşmesi yasal olarak geçerli olup bunun dışında bazı başka hususları da düzenlemeye yönelen evlilik sözleşmeleri yasal olarak geçerli değildir.
Evlilik Sözleşmesi Hangi Durumlarda İptal Olur?
Evlilik sözleşmesinin hangi durumlarda iptal olacağı, diğer bir anlatımla evlilik sözleşmesinin ne zamana kadar geçerliliğini koruyacağı konusu bilinmesi gereken önemli konulardan biridir. Türk Medeni Kanunu’nun 203. maddesinin 2. cümlesinde de belirtildiği üzere “Taraflar, istedikleri mal rejimini ancak kanunda yazılı sınırlar içinde seçebilir, kaldırabilir veya değiştirebilirler.” Buna göre taraflar, kanunun öngördüğü yasal sınırlar çerçevesinde bu sözleşmeyi kaldırmak suretiyle iptal edebilirler.
Bununla birlikte evlilik sözleşmesi, gerekli sebeplerin oluşması halinde taraflardan birinin başvurusuyla da mahkeme tarafından kaldırılabilir. Bu durumun daha açık ifade edilmesinde fayda vardır: Türk Medeni Kanunu’nun 206. maddesinde “Haklı bir sebep varsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine, mevcut mal rejiminin mal ayrılığına dönüşmesine karar verebilir” denilmektedir.
Söz konusu maddede sınırlı olmamak üzere hakimin bu konuda karar vermesini gerektiren sebepler sayılmıştır. Bu madde uyarınca örneğin mal ortaklığı rejmini kabul etmiş olan eşlerden birinin, ortaklığın malları üzerinde bir tasarruf işleminin yapılması için gereken rızasını haklı bir sebep olmadan esirgemesi diğer eş adına mahkemeye başvurmak için haklı bir sebep teşkil etmekte olup hakim var olan mal rejimini ortadan kaldırabilmektedir.
Evlilik sözleşmesinin ortadan kalkmasına neden olacak bir diğer konu da evliliğin iptali meselesidir. Evliliğin geçersiz kılınmasıyla birlikte yapılmış olan sözleşme de geçerliliğini yitirecektir.
Evlilik sözleşmesinin aslında halk arasında kullanılan bir tabir olduğu, Türk Hukuk sistemimizde kabul edilen ve doğru olan kullanım şeklinin ise mal rejimi sözleşmesi olduğu daha öncesinde belirtilmişti. Bu nedenle eşlerin, mal rejiminin belirlenmesi konusunun dışına çıkan sözleşme yapmaları mümkün değilken her nasılsa böyle bir evlilik sözleşmeninin yapılması halinde yapılmış olan sözleşme geçersiz olup hukuk sistemimiz böyle bir sözleşmeyi kesin hükümsüz saymıştır.
Evlilik Sözleşmesi Sonradan Yapılabilir Mi?
Evlilik sözleşmesinin sonradan yapılıp yapılamayacağı ile ilgili Türk Medeni Kanunu’nun 203. maddesinin 1. cümlesi açık bir düzenleme getirmiş olup bunu “Mal rejimi sözleşmesi, evlenmeden önce veya sonra yapılabilir.” şeklinde ifade etmiştir. Bu hükümden de kolaylıkla anlaşılabileceği üzere evlilik sözleşmesi evlilik birliğinin kurulmasının gerçekleşmesinden sonra da yapılabilir. Şu husus da belirtilmelidir ki; sözleşme, evliliğin kurulmasından önce yapılırsa evliliğin kurulmasıyla, evlilik kurulduktan sonra yapılırsa yapıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder.